cropped-cropped-logodünya.png
  • Anasayfa
  • Ülkeler
  • Üniversiteler
  • Bize Katılın!
    • Sende Tecrübelerini Paylaş!
    • Röportaj Yapalım!
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Home
  • / Amerika Birleşik Devletleri /
  • Columbia University
  • /
  • Yurt Dışında Doktora
  • /
  • Prof. Dr. Seyfi Kenan – Columbia University (Doktora) – ABD

Prof. Dr. Seyfi Kenan – Columbia University (Doktora) – ABD

seyfi-kenan
Ocak 27, 2017Amerika Birleşik Devletleri, Columbia University, Yurt Dışında Doktora

kenanvirginiaKendinizden ve eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?

Ben Seyfi Kenan… Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi’nde, Eğitim Bilimleri Bölümü’ne bağlı Eğitim Programları ve Öğretim anabilim dalında öğretim üyesiyim. Şu anda anabilim dalı başkanlık görevini yürütüyorum. Uzun yıllardan beri eğitim programlarının ve özellikle de eğitimin felsefi temelleri, eğitim programları ve öğretim ve ayrıca düşünce tarihi ve karşılaştırmalı entelektüel tarih üzerinde çalışıyorum. Özetle araştırmalarım eğitim, felsefe ve tarihin buluştuğu noktalarda,  bu üç alanın beraberce harmanlandığı konularda ve meselelerde yoğunlaşmaktadır.

İlkokul, orta ve lise eğitimimi İstanbul’da tamamladım. Lisans eğitimimi de Marmara Üniversitesi’nde İlahiyat üzerine aldım. Lisansüstü çalışmalarıma burada başladım. İslam düşüncesi, Türk düşünce tarihi ve eğitim üzerinde durdum. Ebubekir Razi’nin ahlak risalelerini inceledim. Sonrasında doktora eğitimimi almak için Amerika’ya gittim.  Amerika’da Columbia Üniversitesi’nin ünlü bir eğitim fakültesi vardır; meşhur Demokrasi ve Eğitim kitabının yazarı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında ülkemize gelen ve dikkate değer bir eğitim raporu veren John Dewey’in de bulunduğu ve yarım asra yakın bir süre dersler verdiği okulda ve programda doktora yaptım. Çeşitli projelerde çalışma, katkı yapma fırsatım oldu. Proje koordinatörlüğü yaptım, proje tasarlama grubunda çalıştım. 6 yıllık bir proje çalışması ve araştırma deneyiminden sonra Türkiye’ye döndüm.

x-default

Lisansüstü eğitiminiz için neden Amerika’yı tercih ettiniz?

Modern eğitim ile ilgili en önemli sorunların ve çözüm yollarının Amerika’daki üniversitelerde üretildiğinin farkındaydım. Modern eğitimin; kurgusunun, yönteminin, metodolojisinin en iyi incelendiği, tartışıldığı yerde olmak istiyordum. Bu işi merkezinde, yani sadece iyi eğitim veren yer olarak değil de iyi araştırma yapan kurumlara sahip olması nedeniyle bu ülkeyi tercih ettim.

Oraya gittiğim zaman benim tek bir hedefim vardı; Columbia Üniversitesi’nde doktora yapmaktı. Bir iki alternatifim daha vardı ama eğitim felsefesi, düşünce tarihi ve eğitim programları ayağı da işin içerisinde, disiplinler arası bir zihniyetle bu alanları içine alan başka bir üniversite o zamanlar çok fazla gözüme çarpmamıştı. Columbia Üniversitesi benim özellikle dikkate aldığım yerdi. “Kabul edilirsem burada doktora yaparım, edilmezsem ülkeme dönerim.” demiştim ve başka okullara da başvurmamıştım. Kısmet oldu ve tek başvuru yaptığım bu okulun doktora programına kabul edildim.

Burs aldınız mı?

Tabii. Burada Bağlarbaşı’nda Türkiye Diyanet Vakfı’nın Araştırma Merkezi var. İSAM diye bilinir, İslam Araştırmaları Merkezi. Bu kurumun Beşeri Bilimler alanında yurt dışında doktora yapanlara bir desteği vardı. Bu TÜBİTAK’ın desteğine benzer bir programdı. Şu anda o program mevcut değil, değişti, bahsettiğim program 1990’lı yıllardaydı. 4 yıl gibi bir süre, bu programdan yararlandım.

Yüksek Lisans eğitiminizi neden yurt dışında almadınız?

Böyle bir imkan arayışı içinde olmadım açıkçası. “Yüksek lisansı burada da yapabilirim” dedim. İlk önce buradaki eğitim ve düşünce tarihi ile ilgili araştırmaları, tartışmaları tanıyayım, bileyim dedim ve böylece yüksek lisansımı burada yaptım.

c-uniYurt dışında ki eğitim sürecinizde yaşadığınız deneyimlerden bahseder misiniz? Katıldığınız konferanslar veya verdiğiniz seminerler oldu mu?

Tabii ki. Pek çok konferans ve çalıştayımız oldu. Zaten doktora yaparken mutlaka birkaç seminer vermeniz gerekiyor. Orada tezinin taslağının geçebilmesi için seminerlerde sunmanız gerekiyor. Geribildirim alıyorsunuz, bunları gözden geçirip tekrar sunuyorsunuz ondan sonra sizinle beraber programdaki birçok arkadaşınızdan da geribildirimler alıyorsunuz, hocalarınız taslağınızı onaylıyor ve o şekilde geçiyorsunuz tez aşamasına. Kısacası doktora sürecinde epey bir seminer hem dinliyorsunuz hem de veriyorsunuz.

Ama onun dışında çeşitli dersler alıyorsunuz. Orada doktora yeni bir okulu bitirmek gibidir. Onun için Graduate School tabirini kullanıyorlar. Yani Lisansüstü Okulu deniliyor. Enstitü değil de bir fakülte bitiriyorsun adeta. Mesela Hukuk ve Tıp; Lisansüstü Okulu’dur.  Doktora programı da aynı seviyededir. Ders alması 3,5-4 yıl sürüyor. Sonra en az 2-3 yıl teze çalışıyorsun. Ben orada doktora ile birlikte projelerde çalıştığımdan dolayı doğal olarak pek çok konferansa, seminere ve çalıştaya katılma fırsatım oldu.

Lisans eğitiminizden farklı mıydı doktoranız?

Tabii farklı olduğu taraflar vardı. Ama alakasız değillerdi. Nihayetinde İlahiyat eğitimini tercih etmemin temel sebebi, İslam dünyasında bilim ve düşünce alanında özgün eserlerin verildiği 8-16.yy. arasında yaşayan düşünürlerin eserlerini ve fikirlerini tanımak, Türk düşünce tarihini, temel metinlerini, kaynaklarını, Farabi’yi, İbn-i Sina’yı, Kemal Paşazade’yi ve sonraki önemli düşünürlerin fikirlerini, düşüncelerini daha yakından, temel eserlerinden ve eserlerini inşa ettikleri dilden bilmekti.  Bu birikim, Batı’da ki yazarları, düşünürleri, onların eğitimcilerini tanımakta ve karşılaştırma yapmakta benim için önbilgi oldu. Kendi dünyamızdaki eğitim ve düşünce tarihindeki önemli düşünürleri bilmenin, hazırlıklı gitmenin büyük avantajını gördüm.

Peki, dil konusunda bir problem yaşadınız mı?

Hayır, dil konusunda ciddi bir problem yaşamadım. Ben eskiden beri dili severim, hangi dil olursa olsun. Dilin gramerini hızlı bir şekilde, kendi başına çözebiliyorsan her dili kısa bir zamanda öğrenebilirsin. Şimdi Çince’ye vakit ayırmaya çalışıyorum, ancak bu dil başka bir evren gibi geliyor bana.

Gittiğiniz dönemde Amerika’da yaşam şartları nasıldı?

Yaşam şartları kolay değildi. İlk yıl benim için iyiydi, çünkü nişanlıydım ve tek başıma kalmıştım. İkinci yıl evlenip gittim, bayağı zorluk çektik tabii. 🙂 Yaşam şartları o kadar kolay olmadı bizim için.  Çünkü doktora bursu ancak tek kişi için yeterliydi.

Doktora yaparken yarı zamanlı bir projeye katkı yapma imkânım ortaya çıktı. Böyle yerlerde farklı becerilere sahip olmanın da büyük avantajı var. Haftada 10-15 saatlik projelere yaptığım katkıyla bütçedeki açığımı giderebiliyordum. Sadece belli bir alandaki beceri ile değil de başka becerilerle lisansüstü programa girerseniz bu avantajı görüyorsunuz.

library

Yurt dışında lisansüstü eğitim almak isteyen öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Kesinlikle alanlarındaki en iyi okulu, iyi atmosfere sahip, iyi araştırma imkânına sahip bir okulu tercih etmelerini tavsiye ederim. Atmosfer deyince çok iyi kütüphaneye sahip olması, zengin bir araştırma kütüphanesine sahip olması, alanlarında en iyi hocalara sahip olması gerekir.  Her eğitim atmosferi, ortamı çok önemli şüphesiz, ancak yüksek öğrenimde bu, çok daha önemli hale geliyor. Çünkü farklı dünya görüşleri, gelenek ve kültürden gelen insanların tevazu, nezaket ve zarafet içinde düşüncelerini, bulgularını ve analizlerini paylaşabildiklerinde ve bu unsurlarla bezenmiş tavırlarla birbirlerinden öğrenebildiklerinde ancak bilim ve hakikat o tılsımlı yüzünü gösterebiliyor. Aksi takdirde kibrin, kabalığın, hoyratlığın olduğu ortamlardan kaçıyor; kendini daha rahat hissedeceği ortamlar arıyor.

Bu nedenle hangi alanda derinleşmek istiyorsanız o alanda çok iyi isimler, kaynaklar, hocalar ve öğrenci çeşitliliği imkânı olmalı. Bütçenize de uygun olan bir yeri seçmeniz de fayda var. Bunlar yerinde olursa oraya gitmelerini isterim. Onlara çok büyük bir ufuk katar. Alanlarında nereye gelmeleri gerektiğini çok iyi görürler. Kendi meslekleri içerisinde, uzmanlaşmak istedikleri alan içerisinde sınırı nereye çekeceklerini çok iyi görürler.

Sıradan bir okula, sıradan bir programa bir insanın, hayatının çok kıymetli vakitlerini vermesinin hiçbir anlamı yok. Sonuçta o süreçte çok büyük bir meşakkat içerisine girerek bu işi tamamlayacaklar. Bunun da değecek bir şey olması lazım.

Neden Türkiye’ye döndünüz?

Bu soruyu kendime sormadım bile. Çünkü ben evime döndüm, evine dönen insana “niçin eve döndün?” diye sorulmaz, değil mi? Ayrıca pişman olacak seviyeye gelmediğim için de kendime bu soruyu hâlâ sormadım. 🙂 Zaman zaman orada ki Amerikalı arkadaşlar, projede çalıştığımız meslektaşlar dönmeden önce; “Türkiye sana ne kadar çekici bir şey öneriyor ki sen dönüyorsun?” diye sormuşlardı. Maddi açıdan hiç de çekici ve çarpıcı bir şey önermese bile Türkiye’nin çok daha zengin hazinelerinin, insan hazinelerinin, kaynaklarının olduğunu düşünüyorum. Yapılacak çok işler var. Ben her zaman kendimi bu ülkeye ve bu şehre ait olarak hissettim. Dolayısıyla kendimi ve yaptığım işleri çok daha anlamlı ve kıymetli gördüğüm bir yerdir burası.

s25c-212090412430_0011Peki, Türkiye’ye döndüğünüzde adapte olmakta güçlük yaşadınız mı?

Tabii biraz zorluk çektim. Çünkü köprünün altından çok sular aktı, İstanbul çok değişti, çevremdeki insanlar değişti ama dostlarım değişmedi. İnsanların yaşam tarzı, yollar, trafik vs. epey farklı geldi. Bir de ilk günlerde yokluğunu çok hissettiğim iyi bir araştırma kütüphanesi oldu bu şehirde. İstediğin konuda, araştırma yaptığın bir meselede milyonlarca kitaba sahip bir kütüphaneyi kullanmaya alışan birisinin burada nasıl bir sıkıntı yaşadığını umarım anlıyorsunuzdur. Özellikle bu yönden uyum sağlamakta sıkıntı çektiğimi söylemem lazım tabii. Ama belli bir zaman sonra alışılıyor yine de.

Akademik çalışma, disiplin gibi şeyler açısından orada elde ettiğin becerilere yeni beceriler, yeni donanımlar eklediğinden dolayı onlardan geriye adım atıp: “Orada işler böyle görülüyor, böyle yapacağız” gibi şeyler söylemedim. Bunu hiçbir insanın söylemesi de mümkün değil. Bir işin nasıl yapılması gerektiğine dair bir seviye oluştuktan sonra “Orada böyle yapılıyormuş bizde o şekilde yapalım” diyemiyorsun.  Çünkü olması gerekeni gördükten sonra orası burası kalmıyor, anlamı olmuyor. Onun için biraz sorun yaşadım. Buradaki arkadaşlarım şu an bile diyebiliyor: “10 yıl geçmiş ama sen hala Amerika’dasın” diye. 🙂 Ama yurtdışına gitmeden önce de aynı tavrı ve tutumu sergiliyordum belli konularda. Aslında nerede olursa olsun işlerin doğru yapma biçimini gördükten sonra aksini uygulamak biraz sıkıntılı gelebiliyor, ama uyum sağlamaya çalışıyorum…

Write a Reply or Comment Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ALES 2017 Sonbahar Dönemi Sınavı

days
0
-114
-8
hours
0
-5
minutes
-2
-4
seconds
-3
-2

YDS 2017 Sonbahar Dönemi Sınavı

days
0
-121
-1
hours
0
-4
minutes
-5
-4
seconds
-3
-2

Arama

Kategoriler

  • Academy of Art University
  • Amerika Birleşik Devletleri
  • Avusturya
  • Bentley University
  • Columbia University
  • Drexel University
  • Fransa
  • Harvard University
  • İngiltere
  • Loughborough University of Technology
  • McMaster University
  • Nancy University
  • New Jersey Institute of Technology
  • Ohio State University
  • Pennsylvania State University
  • Salzburg Mozarteum University
  • Southern Methodist University
  • State University
  • Syracuse University
  • Texas Tech. University
  • The University of Lowa
  • The University of Tennessee
  • Uncategorized
  • Université Paris 1-Panthéon Sorbonne
  • University Campus Suffolk
  • University College London
  • University of Illinois
  • University of Kentucky
  • University of Leeds
  • University of South Carolina
  • University Paris 5
  • Virginia Polytechnic Institute and State University
  • Wichita State University
  • Wisconsin-Madison University
  • Yurt Dışında Doktora
  • Yurt Dışında Yüksek Lisans

© Tüm Hakları Saklıdır - Lisansüstü Tecrübem 2016

0
0
0
0
0